Bilim insanları Dünya’nın karanlık madde içinde yüzüyor olabileceğini yeni bir araştırmada öne sürdü.
Standart teoride evrenin yüzde 27’sini ve evrendeki kütlenin de yüzde 85’ini oluşturduğu varsayılan karanlık madde bugüne kadar hiç gözlemlenmedi.
Karanlık madde teorisi, Albert Einstein’ın görelilik teorisinin cevap bulamadığı, galaksilerin bir araya toplanması gibi tuhaf durumlara açıklık getirdiği iddiasıyla yaklaşık 100 yıl önce ortaya atılmıştı.
Pek çok gökbilimci, ışık veya gözlemlenebilir maddeyle neredeyse hiç etkileşime girmeyen bu maddenin var olduğunu düşünürken, bazıları da bu teoriye çekimser yaklaşıyor.
Bilim insanları karanlık madde arayışını, parçacıkların başka maddelerle kurduğu ilişki üzerinden sürdürmeye çalışırken yeni bir araştırmada bu arayışın çok daha yakında yapılması öneriliyor.
Henüz hakem denetiminden geçmeyen ve ön baskı versiyonu yayımlanan çalışmada, karanlık maddeyle etkileşime giren parçacıkların Dünya’nın iyonosferinde radyo dalgalarına yol açabileceği öne sürülüyor.
Daha önceden karanlık maddenin devasa parçacıklardan oluşabileceği düşünülse de buna dair aramalarda bir sonuç elde edilememişti.
Ardından bazı bilim insanları, bu teorinin aksine karanlık maddenin çok hafif parçacıklardan meydana gelebileceği ihtimali üzerine eğildi. Bu düşünceye göre bu hiç gözlemlenmeyen madde, “aksiyon” denen kuramsal parçacıklar veya biraz kütle taşıyan egzotik bir foton biçiminde olabilir.
Bu kadar hafif bir yapıya sahip olması karanlık maddenin tespitini son derece zorlaştırmakla birlikte sıra evrende salınan büyük dalgalar gibi davranmasına yol açabilir.
Yeni çalışmayı yürüten ekip tamamen karanlık olmayan ve bu sayede gözlemlenebilir maddeyle çok nadir de olsa etkileşime geçen çok hafif bir karanlık maddeye dair modelleri inceledi.
Bu araştımayı Live Science için kaleme aldığı yazıda inceleyen ve çalışmada yer almayan astrofizikçi Paul Sutter, bazı durumlarda bu etkileşimlerin radyo sinyalleri yaratabileceğini açıklıyor.
“Bu, karanlık madde, plazmayla karşılaştığında ve karanlık madde dalgalarının frekansı plazma dalgalarının frekansıyla aynı hizaya geldiğinde meydana gelebilir” diyen Sutter ekliyor:
“Ekibin modellerine göre bu gerçekleştiğinde bir rezonans meydana gelecek, etkileşimi güçlendirecek ve radyo dalgaları şeklinde radyasyon üretecek.”
Son derece elektrik yüklü iyonize parçacıklardan meydana gelen plazmanın, karanlık maddeyle etkileşiminin incelenmesi uzun zamandır öneriliyor.
Cenevre Üniversitesi ve Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi’nden (CERN) araştırmacıların yürüttüğü çalışmadaysa karanlık madde dalgalarının, Dünya atmosferinin iyonosferindeki yüklü parçacıklarla etkileşiminin takip edilebileceği söyleniyor.
Böyle bir etkileşimin yarattığı radyo dalgalarını tespit etmek zor olsa da araştırmacılar, bir yıl boyunca belirli bir radyo dalgası frekansını aramak üzere dikkatlice ayarlanmış bir radyo anteni kullanarak bu dalgaların saptanabileceğini öne sürüyor.
Güneş’ten gelen ışınlar nedeniyle atomomların iyonize olarak plazma haline geldiği iyonosfer, pek çok radyo dalgasını yansıtması ve yakınlığı sebebiyle önemli bir arama alanı olabilir.
Diğer yandan Sutter’ın söylediği üzere varsayımsal karanlık madde etkileşimiyle oluşan radyo dalgalarının tespit edilmesi onlarca yıl sürebilir.